Quantcast
Channel: EGE &ŞÜKİ & EHMET & NİLSU & Batu
Viewing all 74 articles
Browse latest View live

Kapadokya Gezimiz

$
0
0


KAPADOKYA VE BİZ... PAŞABAĞI PERİBACALARI.
Doğa harikası..ne kadar mistik ve egzantirik doyamadım ben peribacalarına..


28 Nisan 2016 perşembe akşamı otobüsle Muğla'dan Nevşehire gezimiz başladı. rahat geçen bir yolculukla Ürgüp'e vardık. Stone Consept  Hotel'de kahvaltımızı yaptıkdan sonra heyacanla peribacalarını görmeye Paşabağından başladık.





Nazar değmesin ne bize ne de Kapodoya peribacalarına...









Ihlara termal Otek Çıkışı arkamızda siluetde Hasan Dağı ve söze hacet bırakmayan bir kare.



Demiral Ailesi.

Ana kız


Baba oğul






Avanos - Göreme yolundan Zelve istikametine döndükten bir süre sonra Zelve'ye varmadan hemen önce Paşabağ Vadisi'ne gelirsiniz. Kapadokya bölgesinde yol üzerlerinde nerede hediyelik eşyalar satan yerler veya parketmiş otobüsler görürseniz orada mutlaka ilginç birşeyler vardır. Paşabağ Vadisi de böyle biryerdir. Kapadokya bölgesinde benzersiz olan mantar formundaki enteresan Peribacalarının bulunduğu Paşabağ Vadisi aynı zamanda da Peribacası oluşumu ve gelişiminin de en iyi gözlenebildiği yerlerden birisidir. Ayrıca yürüyüş yolları da peribacalarının arasından geçtiği için burada yürüyüş yapmak da oldukça zevkliydi.
Çocuklarımla gittiğimiz ilk kültür gezimizdi ve oldukça keyifli geçti.


Avanosda bir yer altı restaurantında güzel bir testi kebabı ile midemizi ve ruhumuzu şenlendirdiğimiz bir an.



 Kapadokya eskiden güzel atları ile ünlüymüş ama bu karede bir eşek var en azından.. (:

IHLARA VADİSİ
Ihlara VadisiHasandağı'volkanından püskürtülen lavların akarsu aşındırması sonucunda oluşan cemal şekilli bir vadidir. Melendiz çayı, milyonlarca yıllık bir sürecin sonunda, 14 kilometre uzunluğunda ve yüksekliği yer yer 110 metreye ulaşan kanyon görünümlü bu vadiyi meydana getirmiştir. Bu çatlaklardan yol bulan kanyonun bugünkü halini almasını sağlayan Melendiz çayına ilk çağlarda Kapadokya ırmağı anlamına gelen "Potamus Kapadukus" denilmekteydi.
14 km uzunluğunda ki vadi Ihlara'dan başlar, Selime'de son bulur. Vadinin yüksekliği yer yer 100 –150 m dir. Vadi boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınaklar, mezarlar ve kiliseler bulunmaktadır. Ihlara vadisi'nde kiliselerdeki süslemeler 6. yüzyılda başlayarak 13. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir.
Bazı barınaklar ve kiliseler yeraltı şehirlerinde olduğu gibi birbirine tünellerle bağlantılıdır.


                                           Ihlara Vadisinde bir çay bahçesinde mola.. 



DURALLAR VE DEMİRALLAR HEP BERABER...


KONYA
 Ve gezinin son durağında Konya'ya uğradık. Mevlana Türbesini gezip felsefesini hissetmeye çalıştık. ne kadar büyük bir şehirdi Konya... Görülesi bir şehir.



Hamdım Piştim Yandım.

Gel, gel, ne olursan ol yine gel İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel

"Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol"

"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok"
Ne güzel söylemiş  1250 li yıllarda.......

ÇEK CUMHURİYETİ ( PRAG )

$
0
0




Prag’a  20 Haziran 2016 saat 15:00 da indik. Uçak yolculuğumuz tam zamanında ve oldukça rahattı. 2 saat 10 dakikada İstanbuldan Prag’da idik. İlk işimiz Türkiye’den yaptırdığımız euroları çek Kronuna çevirmek oldu. Baktığım tüm web sitelerinde ve gezi bloklarında paranızı havaalanında change ediniz yazıyordu. Bizde Havaalanında change ettik. Ve vitrininde No comission falan yazmıyordu. İlk indiğimiz için bilemezdik. Bozdurduk oda nesi %20 komisyon aldılar. Change Ofisinde ilk kazığımızı yedik. Otobüse binmek üzere bilet almak için 100 koruna’yı makinaya verdik ve koskaca paradan geri kalan 2 madeni para düştü. Paralara baka kaldım. Elimi bir daha soktum. Göremediğim noktada para var mı diye yok.  :(  Sonra paranın değeri için odaklandığımda evet ; 70 Çek Kronum vardı. 100 tl mantığından denge tutmadı sanki eksik para hissine kapılmıştım.




Sonra Otobüs aktarması ve metro ile Prag Museum durağında indik. Şöyle bir etrafımıza bakındık. Ahmet navigasyona  baktı.Bir durak daha gitmemiz gerekliymiş  otel için. Artık taksiye bindik ve Otel Granddior’a gittik. 5 yıldızlı güzel bir oteldi. Merkezde idi. Praha 1 Nolu bölge. Her yere yürüyerek gittik. Konumu çok iyiydi. Otele valizimizi koyduk ve Prag Old Town’a gittik. Paytona binip şöyle bir romantik kısa panoromik bir tur gezindik. Meşhur Astronomik saatin önünde resim çekildik. 12 havarinin geçiş törenini izledik. 12 kukla geçiyor. Ve izleyici turistler alkışlıyor. Entarasan.. Ordan Vıltava Nehri üzerinde 1 saatlik tekne turu ile sakin sakin gezindik. Kıyı manzaralarını izleyip, serin bir içecek içip yolculuğun yorgunluğunu attık. Çok iyi geldi. Sonrasında indik Prag’da gezindik ve akşam yemeğimizi fast food yedik. SubWay çok beğenmedik..Sonra gece yarılarına kadar gezinip cafelerinde oturup insanları izledik. Hayat renkli Prag gecelerinde. Sokaklar cıvıl cıvıl. Farklı ülkelerin havasını ve gezinen insanları seviyorum. Kendimizi de seviyorum.















VLTAVA NEHRİ





2. gün sabahçok güzel bir kahvaltı ile güne başladık. En sevdiğim Avrupa tatillerinde kahvaltıda meyvelerden Ananas koyuluyorsa muhteşemdir. İlla bir kruvasan ve ananas yerim kahvaltıda. Cevizi de meşhurmuş zaten Çek Cumhuriyetinin her kahvaltıda birkaç cevizde iyi gitti yani.
Prag'da herhangi bir caddede hayatın akışı.. Bir tramvay ilerliyor.. İnsanlar geziniyor..





Pragda sokaklarda satılan ve şekerli olan bir hamur işi..Tredelnik Slovak tatlısı olan Trdelník’i Prag genelinde bulabilirsiniz. Genellikle göz ateşinde pişirilen, tarçınlı ve üstü şekerle kağlı ünlü hamur tatlısı.





 Kahvaltıdan sonra yine vurduk kendimizi Prag sokaklarına gezindik. Ve bir otobüs turu satın aldık. 2 saat gezdiriyordu şehrin önemli yerlerini ve kulaklıkla türkçe çeviri vardı. 24 dil arasında türkçe vardı. Mutluluk verici. Sistem iyi çalışıyordu. Hangi binadan bahsedecekse görüntü alanımıza girdiğinde başlatıyordu anlatmaya.Çek Cumhuriyeti hakkında genel bilgilerde verdi. Mesala asgari ücret ve ortalama gelir düzeyi. Türk parası ile aynıydı asgari ücret 1000 tl, ortalama gelir düzeyi 2500 – 3000 tl civarındaymış. Bizim ülkemizden daha gelişmiş durması sanırım nüfus az.. Sadece bizim İstanbul’un nüfusu ülkenin toplam nüfusu. Tarihi dokuyu bozmamışlar nüfusun iki katı turist çekiyorlar yaz kış.Biz de turist çekebilsek ekonomiye can verecek . Ama malasef ki turizm sürekli terör  yüzünden azalıyor.



Bir ara fark ettim ki herkesde kulaklık. Ve kulağımızdaki ses diyor ki: Şimdi solunuza bakınız. Solda gördüğünüz Vltava Nehri üzerindeki diyor vs. Herkesin kafa sola… Hoop kafa sağa..  Çok eğlenceliydi. Prag  şehrinde  panoramik gezi yapmış olduk. Sonrasında işkence müzesine gidelim dedi Ahmet ve gittik. içini gezindik. İğrenç zamanında insanlara işkence yapmışlar. İşkence araçlarını bir araya getirip nasıl kullanıldığına dair fotoğraflarla gösterime koymuşlar. İşkence aletlerini görmek için para verip giriyoruz. Ve onlar bunlardan para kazanıyorlar. Vay efendim Bir de biz Türkler yahudi soykırımı yapmışız.
Turistik Otobüs turunda GPRS’deki  anlatıcı Yahudi Mahallesini gösterip, zamanında yıllar önce yapılan soykırımı anlattı. Prag’ın  tarihinde soykırım var. Ve bunu turistlere anlatabiliyorlar. Ve kimse onları yargılamıyor. Enteresan.
Cafeleri eğlence mekânları çok renkli idi. Bir mekâna gidip oturup dans edenleri izledik Ahmet’le oldukça keyifliydi. Sohbet muhabbet yaşandı bitti 2.gecemiz de. Gece 2 de falan döndük otele.

Cumhurbaşkanlığın karşısındaki yerden manzara.. Ve olmazsa olmaz bir katedral manzarası...







OLD TOWN


3. gün Prag’da plan yapmıştım. Karlow Vary’e gideriz diye. Prag notlarım hazırdı. Otobüsle 1 buçuk saat sürüyordu bu şehir. O yüzden otobüsle gitmek için otobüs garajına gittik. Ama 3 dakika ile kaçırmıştık otobüsü. Her saat başı vardı biliyorum. Baktık bir daha ki sefer öğlen 12:00 da . Bir saat beklemek zor olacaktı. Ahmet’e hadi gidelim Tren İstasyonuna oradan belki gideriz. Burası Avrupa hızlıdır trenler dedim ve gittik. Büyük bir tren istasyonuydu. İngilizce yönlendirmeleri azdı. Ahmet biz buradan bileti alıp da gidemeyiz dedi. Ama sorarak bakınarak bulduk gişeleri ve biletleri aldım Karlow Vary için. 11:27 geçe kalkacaktı tren. Ve tren gelinceye kadar Ahmet internetten Karlow Vary’e baktı ve 3 saat sürecek dedi. Ne dedim. O kadar olamaz. Vallahi o kadar dedi. Kararsız bir şekilde trene bindik. Bindik ama Ahmet’e diyorum şu kompartımana oturalım. Yok diyor gel gel. Vagon vagon gezdik. Sonrada vazgeçtik indik. Biletleri yaktık. Ben dedim biletlerin ücretini geri isteyeceğim. Ahmet vermezler boşver dese de gittim gişedeki görevliye sordum. İnformation’a yönlendirdi. Oradaki görevliye anlattım. Çat pat İngilizcem ile. Oda bana cezalı olarak alırsın yarısını veremeyiz dedi. Okey dedim. Bir biletimin ücretini geri aldım.600 koruna idi. Türk parası ile kişi başı 35 tl. Tren istasyonun bahçesine çıktık ve yeni plan yaptık. Prag’daki Pekin Tepesine gidecektik. Çakma Eyfel Kulesi vardı. Şehir manzarasına bakacaktık. Ahmet hemen internet nasıl gideceğimize hangi durakta ineceğimize baktı. Full internet, navigasyon ve çeviri programı ile başımızı kurtarmamak mümkün değil. Kimseye yol sormadık. Hatta bize sordular(:

Metro ile gidecektik ve bilet alacaktık. Bilet alırken dedim ki şu 16 koruna olanlardan al dedim. Bir seferlik bineceğiz nasılsa diye. Ahmet de alırken yanlışlıkla 4 kere tuşlamış. 4 tane bilet aldık. Çantaya koyduk. Metro gişelerinden geçerken biletin birini bastım. Diğerlerini basmadım. Ahmet bassana benimkini de dedi. Basmadım. Aman soran olursa nasılsa biletimiz var gösteririm dedim. Metroya bindik ve biner binmez kapılar kapanınca bir iri yarma erkek görevli başımızda belirdi. Bir şeyler diyor. Anladım bilet soruyor. Hemen 2 bilet verdim eline. Baktı hayır dedi bunlar olmaz. Diğer fazladan aldıklarımızı da verdim. 4 tane bilet!!! Ne dese ( theese child ticket) bunlar çocuk bileti. Yanlışlıkla çocuk bileti almışız. Bizi metrodan indirdi ve pasaport dedi. Bir an vermesem mi acaba dedim. Ceza kesecek anladım. Sonra pasaport yanımda değil desem belki de bizi karakola götürecek. Bir anlık aklımdan geçenler. Hemen çıkardım pasaportları verdim. Artık para almadan pasaportları vermedi. Affedin yanlışlıkla oldu. 4 tane çocuk bileti falan filan yok. Parayı almadan bırakmayacağı belli idi. Yeterli İngilizce olmayınca tam olarak ifade de edemedim kendimizi. Ahmet verdi parayı ellerine pasaportlarımızı aldık. Ve paranın karşılığında makbuz vermiyorlardı ki. Ahmet isteyince minik bir kupon kâğıdı gibi belge düzenleyip verdi. Biraz moralim bozulmadı değil. Ama yine de yola devam ettik. Tatildeyiz ne de olsa. Ahmet paraya önem vermeyen biri olduğu için sıkıntı yok.
Çakma Eyfel Kulesinin altında oturup soğuk içeceklerimizi içip biraz rahatladık yeşillikler ve sakinlik içinde. Pekin tepesinde gezinip feniküler ile çıkmıştık tepeye yine feniküler ile geri indik. Keyifli bir tepe çok büyüktü. Her yerini gezemedik. Kuleye de çıkmak istemedik o kadar merdiven gözümüzde büyüdü. Daha sonra pekin Tepesinden feniküler ile indik ve yürüyerek Prag merkeze OldTown’a kadar geldik. Vltava nehrine bakarak Prag kalesine bakarak  yürümek çok keyifli bu şehirde.

Her yerde klasik müzik konserleri var. Fiyatlarda önden arkaya doğru 70 euro ile 20 euro arasında değişiyordu. Çok uygun aslında aklım o mekânlarda klasik müziklerde kaldı. Ama sokaklarında klasik müzik çok dinledik. Çok sanatla iç içe. Tam Klasik müzik mekânının önünden geçiyorduk yarım saat sonra başlayacaktı ama birbirimize baktık ve yorulmuştuk. Üzerimizde short  tşört de olunca  otele gidip yatıp biraz dinlenmeye karar verdik. Ve günler burada uzun…… Hava gece saat 22:00 da kararıyor. Dinlendik odamızda birkaç saat ve sonrasında çıktık.

sokak müzisyenlerine bayılıyorum Avrupa'da her zaman farklı her zaman mükemmel..



 İyi bir yemek yemek istedi Ahmet Forsquare’den baktı ve bir kasap buldu. Nase Maso adlı mekana gittik etimizi seçtik. Ben overcooked overcooked diye üstüne bastıra bastıra söyledim. Ahmet’in eti kocaman kemikli bir beef idi. Soğuk havada bekletilmiş olanlardan yağlı falan .. Ben de gayet yağsız bir et seçtim ve çok çok pişirin diyince benimkisi lezzet olarak daha düşüktü. Ahmet’in etinden de tadına baktım. İçi kırmızı ama yumuşak ve lezizdi. Muhteşemdi onları da yedik. Ve gece meydanlarda oturduk gezindik en son WENCESLAS SQUARE da bir cafede oturduk ve hayatın akışını izledik uzun uzun. Sokaktan geçen kişileri izlemek çok keyifli oluyor. Bir gece mekânına girip şöyle bir göz attık ve yok dedik gidelim otelimize ve geri döndük.



4. Prag Günü.. Yine bol Ananaslı güzel bir kahvaltı….. Çok güzel omlet yapıyorlardı isteğe göre Ahmet ıspanaklı mantarlı omlet yaptırdı bol peynirli falan. Çok başarılı. Kahvaltımızı yapıp son veda turuna çıktık Prag’a  kimseye hediye almadık. hatta kendimize bile hatıra bir ürün almamıştım. Çocuklara 4 tane Prag aynası aldım.
 3 Tane Astronomik saat minyatürlü su fanusu aldım. Hepsi bu idi. Sadece son anda bir ayakkabıcı önünden geçerken beyaz yazlık bir bot dikkatimi çekti ve o botu aldım. Çok da beğendim sonrasında… Birde gümrük çıkışlarında eşe dosta rica edenlere  alkollü içecekler aldık.
Biz tatile gidiyoruz. Dönüşte bizden hediye bekleyenler o kadar çok oluyor ki bu yanlış bir beklenti. Ben alışveriş yapmak için zamanımı AVM’lerde harcamak istemiyorum. Bir çok hediye için bütçe ayırıp bir de onları taşımak istemiyorum. Bu farklı bir yerlere yapılan seyahatler sonrası  hediye beklentisi kalksın lütfen. Sonrasında bir baktım Ahmet’e uzaklardan bir arkadaş bile whatappdan oğlum bizim viski nerde? Viski almadan gelme yazmış. Bir çok kişinin beklentisi oluyor maalesef..

Son gün olması sebebi Onların bir hamurlu yiyeceği var çevrile çevrile pişen, içine nutella sürüyorsun yâda dondurma dolduruluyor ondan yiyorsun son gün onu da yedik. Otele dönüp sonraında havalimanına gitmek üzere valizimi alıp yola koyulduk. Önce metro sonra otobüs ile havalimanına gittik. Hatta metro çıkışında Suudi bir çocuk bir takım kravat görevli ile çata çat kavga ediyordu. Oda pasaportu kaptırmıştı. Onun bileti indiğinde 3 dakika geçmiş. O yüzden elinden almışar pasoportunu. O en sonunda kazandı ama vermedi parayı ve pasoportunu geri aldı. Ve tebrik ettim sonra onu. Bizim başımıza geleni anlattım. Çek Cumhuriyetinin insanını hiç sevmemiş. Türkiye geri döneceğim. Yaşamaya gelmiştim vazgeçtim dedi.(: İngilizce konuşuyordu çok iyi. Anladım ki yeterince dilim olsaydı bende belki daha çok savunabilirdim hakkımı. Ama no problem. Muhteşem bir tatildi. Eşimle beraber geçirdiği mükemmel 4 gün idi. Aşkımızı tazeledik. El ele kola gezindik. Çocuklarımızı özlesekte bize çok iyi geldi. Seyahat özgürlük. Ve biz her sene bu özgürlüğü yaşayabiliriz inşallah. Farklı ülkelerde farklı hayatın akışını izlemek çok keyifli. Biz bu konuda Ahmet’le hem fikiriz. Yeni coğrafyalarda  farklı hatıralarda buluşmak üzere…  Hoşcakal Prag.



 Domuzcuk dönüyor. ve çok afilli sunumlar yapıyorlar.




Geri dönüş anı. açık bir gökyüzü ve net görünen bir yeryüzü...
Yeni yerler görmek ve dünyayı gezebilmek umuduyla hoşçakalın... 

2017 Nisan Doğum Günümüz

$
0
0






Sevgili oğlum Ege hep uçağa binmek istiyordu. Babası doğum gününde bindireceğim demişti. Doğum gününün hafta sonuna gelmesi de şans. 8-9 Nisan 2017 tarihlerinde İstanbul’a gidiş dönüş bilet aldık. Eltimler de gelmek istediler çocuklar uçağa binsin diye. Güzelce planı yaptık.Harika.. Ama o gece uçak biletlerini çok erkene aldığımızı fark ettim. Saat 06:00 da uçağa binmek için Bodrum Havalanına gitmek için, çok erken kalkmak gerekecekti. Ertesi gün cezasını ödeyip, bilet saatini sabah 06:00 dan 09:40 aldırdım. Lakin o akşam açık öğretim vize sınavımın tam da o hafta sonu olduğunu fark ettim. Saati tekrar değiştirsem sınav adresimi İstanbul’a aldırsam olabilirdi. Bu kez uçağın saatini değiştirmek çok daha cezalı idi. Yeniden bilet almak en mantıklı hareket olacaktı. Son güne kadar bekleme kararı aldık. Bekleyelim belki şansıma sınav günü değişir dedim. Dualar ettim. Dualarım kabul oldu ve sınav saatim 14:00 olunca hooop uçtuk


























. Çocuklarımla uçabilme şansını yakaladım. Marmara Üniversitesinde sınavıma da girdim. Çok iyi oldu. Biz Ahmet ile sınava gidince çocuklar Dilek’lerle Barış MANÇO müzesini gezmişler. Kadıköy/ Mado’ da… Bİz sınavdan çıkıp buluştuk ve Kadıköy’den vapurla karşıya Avrupa Yakasına geçtik. Martılara simit atarak.. Kız kulesi, Haydarpaşa İstasyonu ve Galata Kuşesine baka baka…



 O gün hava bir bulutlu bir güneşli.. Bir üşüdük bir terledik derken… Kapalı Çarşıya giderken metroya  bindik. Ordan oraya gittik. Gezindik.Sultan Ahmet’e gittik.Ordan yine Taksime geri dönecektik ki…
Bir ara Dilek: Şükriye Ege’yi göremiyorum dedi. Metrodan indik ilerlerken. Ege’ye baktım önde yok. Arkaya baktım arkada yok.. Gülerek ohooo Ege önden önden nereye vardı kim bilir dedim. Metro yolunda ilerliyoruz. Sağa sola sapma şansı yok. Ya önde ya arkada olabilir.
Ahmet İstanbul karta para yüklüyordu yer altındayız. Dilek dedi yine Ege yok… Aman Allahım Ege yok.. Panik oldum bağırmaya başladım Ege yok.. Ahmet ile amcası koşarak indiğimiz noktaya ilerlemeye başladılar. Bana sen burada bekle dediler. İyi de nasıl beklersin… Hamileyim de. Stres alttan vurdu. Kanıma karnıma.. Aklım almıyor koca İstanbul’da oğlum bizsiz. Kayıp. Cep telefonu yok. Numaralarımız ezberinde değil. Allahım bulabilecekmiyiz diye çok korktum..Dilek de koştu ayrıldı bizden. Nilsu ile bizde bakına bakına gidiyoruz.Nihayetinde oğlum bulundu. İyi niyetli genç bir erkek Ege’yi ağlarken görünce polise teslim etmiş. Polis tam da elindeki cihazdan Ahmet DEMİRAL’ı sorgularken.. Amcası bir ıslık çalmış biz buradayız diye. Polisi sıçratmış. ( Bu kısmını Ege anlattı. Anne amcam bir ıslık çaldı, polis korktu diye  J   Ay canım oğlum mutlu etmek için gittiğimiz İstanbul’u mutlu bir şekilde tamamladık ya neyse.   JSonra cebine para koydum. Cep numaralarımızı yazıp koydum. Çok iyi oldu. Nilsu’nun da elinin üstüne tükenmez kalem ile adını soyadını, ve benim cep numaramı yazdım. Ne olur ne olmaz diye. Ama sonrasında zaten çok dikkatli idim…O gece Taksim de bir otelde kaldık. Sabah Kahvaltımızı yapıp Florya Akvaryuma gittik






. Epeyce uzundu yol.Akvaryum büyük ve eğlenceli idi. Oradan çıkıp Ortaköy’e gittik. Kumpiri ayaküstü yedik ve uçağa yetişmek için hoopp geri döndük Taksime… Hoş kumpuri çok sevmem ama bir Ortaköy klasiği yaptık.Geri dönerken Havaş’ın otobüsleri ile döndük. Otobüse bindik az ilerledik. Nilsu anne çişim var dedi. Tut kızım biraz beklet dedim. Ama kız bekletemedi ve ılık ılık bir ıslaklık hissettim. Suyum mu geldi ne diye arama bakarken şaşkın şaşkın Nilsunun, kuçağıma saldığını anladım.Hava alanında onun üstünü değiştirdim. Ama kendime yedek kıyafet almamıştım. Çok gezeceğiz elimizde ağır eşya olmasın derken. Havaalanında hamileye uygun alt giyim yoktu. Süre dar uçağa bindim ve kuruduk. ):
Neyse uçuş heyacanını çoluk çocuk hep beraber yaşadık. Ege çok istiyordu… Hayalleri gerçek oldu. Sağ salim dönüş yolculuğunun huzurunu yaşarken. Uçakta bir anons ve… Anons yolcularımızdan Mehmet Ege DEMİRAL’ın doğum günü olması sebebi ile diyerek…Ege’yi kutladı pilot. Ve bir pasta gönderdiler. İnanılmazdı. Hepimiz heyecanlandık Ege’nin adını duyunca. Ama mutlu bir anons oldu. Benimde doğum günümdü ama.. Pegasus çocuk olduğu için oğlumu kutladı ve unutulmaz bir an oldu.. İyi geçen bir yaşanmışlık, çocuklarımla ailemle hoş bir anı daha kaydettik hafızalarımıza….



Mardin Gezisi

$
0
0


Ahmet'in iş güvenliği eğitimi dolayısıyla Ulusal çalışan Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu Mardin'de gerçekleşti. 17 - 20 Mayıs tarihlerin de mardin de idik. Oysa aynı tarihlerde Hollanda Amsterdam'a da biletimiz vardı. Hamileliğim ve Hollanda ile olan diplomatik kriz yüzünden gitmekten vazgeçtik. herhangi bir mağduriyet yaşamamak için. Hayaller Amsterdam, gerçekler Mardin oldu.
Kültürler ve dinler şehri.. Mardin.
Fena da olmadı. Çok kültürlü renkli mitolojisi olan Mardin gördüğüm ilk doğu ili oldu.  Kültürler medeniyeti Mardin. Mezopotamya olarak da adlandırılıyor.
Üniversitesinin adı Artuklu Üniversitesi.
Mardin Hilton Garden da kaldık. Odada bol bol yatıp dinlenme fırsatım oldu. Gittiğimiz ilk gün eski Mardin merkezi yürüyerek gezdik.Yeni Mardin'de gezi otobüsü ile panoromik tur yaptık. Oldukça şehirleşmesi güzel bir il. Yüksek katlı binalarla il olduğunu hissettiriyor, Muğla'dan fazlaca.
Bir tur şirketi ile son gün Cuma günü tam gün gezdik. Nusaybin, Midyat, Dara kötündeki harebeleri görmek de kısmet oldu.


Mor Gabriel süryani kilisesine gittik. Midyat'taki bu manastırın ölen papazları, manastırın yan tarafındaki mezarlığa, oturur pozisyonda ve doğu yönüne bakacak şekilde gömülüyorlarmış.
hz. İsa'nın dirilmesinin doğu yönünden olacağı inancına ve o'nun karşısında yatar pozisyonda olmama isteğine dayanıyormuş bu uygulama.




















Meşhur süryani şaraplarının olduğu mahsen satış yeri.. Bir şişe aldık.. İlerde bir gün içeriz...



Mezopotamya ovasına yukarıdan bakan fecri Mardin cafesi.. Otantik bir ambiyansı var. Tarihi bina.. manzara müthişti. Bir dibek kahvesi ile taçlandırdık. Ahmet'in arkadaşları ile...





Nusaybin Devlet Hastanesi alt resimde..Üstteki binalarda Nusaybin yeni yerleşimler. Yol boyunca Suriye sınırına paralel ilerledik. Mardin'e dönerken .. Sınıra yakın ilerlemenin ve geçtiğimiz aylarda Nusaybin'de yaşanan o kötü anların hafızalarda canlanması ile yolculuk biraz ürpertici biraz heyacanlı idi..Bu ülkeye huzur ve güvenin gelmesini diliyorum.



Dara Köyü Harabeleri
 Mardin’in 30 km. güneydoğusunda bulunan Oğuz köyünde yer almaktadır. Tarihte Yukarı Mezopotamya'nın en önemli yerleşim yerlerinden birisi olan Dara, İmparator Anastasius'un (491-518) girişimleriyle 505 yılında, Doğu Roma İmparatorluğunun doğu sınırını Sasanilere karşı korumak için askeri amaçlı bir garnizon kenti olarak kurulmuştur. Burada şirin bir köylü kızı doğadan yaptığı tacı bana çok güzelsin diye verdi. Önce almak istemedim. Israr edince anladım ve aldım.  Bahşiş istiyordu.. O tacı getirirken kurudu ve ufalandı malesef..










Mardin'de sempozyum sonrası Otel Maridin de kaldık.. Müthiş bir eski binadan otele dönüşmüş. Çok keyifli idi. Taş konak.. İçindeki eşyalarla birlikte uyumlu. Gecesinde bir sıra gecesi yaşadık.. Mardin müzikleri eşliğinde.. Bu otelden de menun ayrıldık.. Eski Mardin girişinde merkezde gezinmek için konumu çok uygun...







Yol üzerinde Beyaz su dedikleri  Midyat  ve Nusaybin ilçelerinin  yer alan Beyazsu deresi bir vadi içerisinde Nusaybin’e doğru akıyor. Etrafı yeşillik ve piknikcilerle dolu.Biz oraya vardığmız da yağmur bastırınca çabuk ayrıldık.Suyu berrak değil bulanık beyaz göründüğü gibi...


Midyat Konuk evi ziyaretçi akınına uğramış durumda. Çok kalabalıktı.


Deyrulzafaran Manastırı 

İsa’dan sonra 5. yüzyılda inşa edilen Deyrulzafaran Manastırı, muhteşem mimarisi yanında Süryani Kilisesi’nin önemli merkezlerinden biridir. 1932’ye kadar 640 yıl boyunca Süryani Ortodoks patriklerinin ikametgah yeriydi.

Manastır, Mardin’in 4 kilometre doğusunda, şirin bir dağ yamacında, Mardin Ovasına hakim bir noktadadır. Üç kattan oluşan Manastır 5. yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle bugünkü haline 18. yüzyılda kavuşmuştur. Farklı zamanlarda yapılan eklentilere rağmen Manastır’ın adeta tek bir zamanda inşa edildiği havasını vermesi, bu eklenti binaları yapan mimarların ne kadar maharetli olduklarını gösteriyor.
Mardin'de gümüş işçiliği çok yaygın. Gümüşcü dükkanlarından çıkmak mümkün olmuyor. Bütçemin izin verdiği kadar telkari ve gümüş yüzükler aldım. hala aklım kaldı bazı takılarda... 

Mardin klasiği Rıdo'da kebap da yedik. Yapılması gereken ve görülmesi gereken bir çok yeri gördük.. Hamileliğimin 7. ayına rağmen iyi gezebildik. Çok şükür. Güzel anılarla evimize çocuklarımıza döndük.

ANTALYA PAPİLLON AYSCHA HOTEL

$
0
0
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği eğitici eğitimine 09- 13 Mayıs 2016 tarihleri arasında  Antalya Papillon Ayscha Hotele görevli olraka iderken çocuklarımı ve kayınvalidemi de götürdüm. Onlar tatil yaptı ben eğitim aldım. Eğitim sonraları güzel anlar geçirdik. tesadüf ki Ahmetinde aynı hafta ve 5 km ilerde başka bir otelde Biyosidal Mesul Müdürlük eğitimi vardı. Eğitim sonrası beraber çocuklarla ve arkadaşlarla güzel zamanlar geçirdik.








Marmaris Martı Otel Tatilimiz..

$
0
0
Doğumdan önce çocuklarla eğlenmek ve dinlenmek için 03 - 07  Temmuz 2017 tarihleri arasında Marmaris Martı Otele gittik.Ege açık büfenin tadını çıkarırken ,Nilsu da Mini Club'ın tadını çıkardı. Havuzda eğlendiler çok güzel.. Dans ettiler. Bizde ağaçların altında 5 gün yedik içtik yattık. Çok iyi geldi.
Marmaris doğal güzelleri gerçekten harika..Tatilimizden hafızalarda kalan kareler ...
ilk gün dart atışında Ege ikinci oldu ve dart saatlerini iple çekti. Gayet iyi atışlar yaptı oğlum.

Porofino mu hayır.... Marmaris..  (:

Nilsu hiç peşinden ayrılmadığı mini clup teacher'i..

Baba kız deniz keyfi..

ve ağaçların altındaki dinlence anları.....


Mini clup gecesinden....Dans show..


ailecek......


Sevgili Ege tatil için diyor ki:çok iyi bir tatildi yemekleri çok güzeldi ve havuzları denizide vardı
animasyon geceleri çok eğlendim güldüm odaları güzeldi benim için en önemlisi tatlı ve havuzdu.

Güzel anılarla eve dönülen ,güzel bir tatil daha bitti... 

BATU’NUN HAYATA TUTUNUŞ HİKAYESİ

$
0
0





BATU’NUN HAYATA TUTUNUŞ HİKAYESİ



3 çocuk annesi olmakla ne kadar mutlu olduğumu belirterek hikayeme başlamak istiyorum. Çünkü hikayemin başında olaylar biraz farklı seyrediyor. Ama sonu muhteşem. Sonu benim başarım.Huzurum. Hayatım..
 7 Aralık 2016’da rahim ağzı ameliyatı oldum. Ameliyattan sonra da normal adet döngüm oldu. Bir sıkıntı yoktu tabii ki. Şubat ayındaki döngü gecikene kadar. Bu arada ben biraz kilo aldım ve her akşam zumbaya başladım. Bir hafta diyet yaptım ama baktım hiç kilo kaybım yok.  Bir ara sabah

ları midem bulandı sabah kusmalarım oldu. Midem rahatsız reflü oldum . Hangi doktora gitsem diye araştırırken biraz salladım şikayetlerimi..Arada da göbeğim büyüyor, canım turşu çekiyor diye.. hamilemiyim neyim… deyip gülüyordum.. Meryem Ana’mıyım ben? Ha ha ha (: diyordum.
Bir gün bir arkadaşım kadınlar tuvaletinde Şükriyecim…Sen hamilemisin? Senin gibi ince yapılı bir kadının durup dururken kilo alması beni şaşırtıyor. Yanlış anlama ama senin popon büyüdü hayatım dedi bana… ben bir anda dona kaldım.. Ahmet e anlattım akşam eve gelince.. Vede hemen eczaneye gitti. Gebelik testi aldı. Hemen yapmadım ama … Çocuklarımı yedirdim içirdim, yatırdım ve sonrasında yaptım. O da ne gerçekten çift çizgi.. Ertesi sabah hemen Dr. Taylan Beye gittik. Gittik ki ne görelim. Bir oğul varmış karnımda ve ilk gördüğümüzde hemen el kol havada kıpır kıpır idi. 13 hafta 5 günlükmüş. Şok olduk. Planlamamıştık. Süprizdi.
Bebek rahmimde 2 aylıkken (8 haftalıkken) ben rahim ameliyatı olmuştum. Ve doktor görmemiş bebeği. Öncesinde röntgen filmi, karından emar, sonrasında kuvvetli antibiyotik ve ağrı kesici kullanmıştım. Yaşımda olmuş 39. Sağlık Bakanlığı 35 yaş üstü gebeliği, riskli gebe olarak izlem yapıyor. Miyomum da var. Yeni ameliyat olmuşum. Bebeğimde risk olur mu ? Engelli bir durum olur mu diye endişelendik. Sonra benim karın 4. Kez aynı yerden kesilecekti sezeryan olacağım için.Kadınsal sağlık sorunlarım...Haliyle ne yapacağımızı bilemedik. İzmir’e bir kadın doğum profesörüne gittik. Muayene olduk. Doğurabilirsin dedi oda. Takibini iyi yaparız dedi. Dr. Taylan beyin de önerdiği genetik testini profesör de önerdi. O gün İzmir’de özel bir laboratuara kan verdik bir tüp. Bebekteki genetik riskleri anormal bir durum varsa % 99 çıkan bir testmiş. 2100 tl. Londra’da yapılıyormuş analizi. O kanı verdik. Ve sonucunun 1 hafta sonra geleceğini söylediler.
İzmir’den dönerken Kısıkköy’e uğradık ve moral olsun diye yeni koltuk yakımı ve yemek masası sandalyesi aldık. O kafa karışıklığında bir de mobilya aldık. Doğurunca ben güzel güzel oturayım diye. (:
Hamile olduğumu öğrendikten sonra Ahmet ile içimizde 24 saat fırtınalar kasırgalar esti esti, kah şaştık, kah eh dedik. Çok uzun sürmedi.24 saatin sonunda bebeğimizi kabullendik. Allahın takdiri dedik. Tutunmuş hayata gelmek istiyor. Onca yaşanan ameliyata, spora, kar kayağına, bisiklet binmelere, hayatın koşuşturması içinde yaralı rahime rağmen düşmemiş; hayata tutunmuş. Bir de bu durumlara şaştık. Güçlü bu bebek dedik. Saklanmış yaramaz diye gülümsedik..
Endişeli bekleme 1 haftanın ardından belli oldu ve bebeğimde hiçbir problem gözükmüyordu. Çok şükür.. Çok sevindik. İçimiz rahatladı. Huzurlu bir gebelik süreci başladı nihayet benim için. Artık mutluyduk. Korkular yok oldu.
Tabi hamilelik süresince benim miyom büyüdü büyüdü. Dev bir deve kuşu yumurtası kadar olmuş. 12 cm çapına varmış. Hamileliğim her şeye rağmen çok kötü değildi. Kendim karakter olarak güçlü olduğum için tıslaya tıslaya her işimi yaptım. Çocuklarıma , evime, işime, eşime yettim.





Ve günlerden 25 Temmuz 2017 . Allah yukarda can korkusu yaşıyordum. Korkudan güzel şeyler hayal edememiştim. Doğum zamanına gelelim…Her doğumda olduğu gibi yine bir ameliyathane sendromum vardı. Dr. Taylan bey karın aynı yerden 4. Kez kesileceğim için risklerimi anlattı. Anlatmak zorunda hekimler çünki. Kanama riskimin olabileceğini ve de kesi yerinin dördüncü kez deformasyonundan dolayı dikiş tutmama olasılığını anlattı. Rahmi kaybedebilirisin de dedi. Artık rahimle işim kalmamıştı. Hatta siz direk bebekten sonra alın dedim. Yok dedi, o o kadar kolay değil, riskleri var. Zorunlu hale gelirse ancak öyle alınır dedi. Ameliyat da söz vermeyeceğim ama duruma göre miyomunu alırım dedi.Eğer ki saplı ise dedi. Ben miyomum saplı olsa da hoop doktorda seze yanda kesip alsa da kurtulsam diye dua ettim.
ve dev miyomum.




Canım bebeğim Batu

Korka korka titreye titreye girdim ameliyathaneye. O korkuma rağmen genel anestezi istemedim. Gözlerimi yummak istemediğim için, spinal anestezi oldum. Ve nihayet minik yavrum dünyaya geldi. Sesini duydum. Her bebek gibi ağladı. Bembeyaz yağlı yüzü.. Bir gördüm ve annelik hissim otomatik yükleme yaptı kalbime..Mutluydum. Ve sezaryen sırasında hep başımda duran genel anestezi doktoruna lütfen beni uyutma diye sürekli uyardım. Çünkü bebekten sonra 2 kadın doğum doktoru benim rahmime yapışık olan dev miyomu kazıyıp aldılar. Ameliyat tavan lambasında her şeyi görebiliyordum. Doktorların aralarında konuştuklarını duyuyordum. Karnımın bir o yana bir bu yana çekiştirilmesini hissedip, içimin dışına çıktığını hissediyordum. Bu durumları herkes hissediyor. Ve bazıları bu yüzden uyuşmadığını sanıp, panikleyip bağırarak uyumayı tercih ediyorlar. Dayandım. Bazen böyle içim akıp gidiyordu bayılacakmışım gibi. Beyin gücümle sakinlemeye çalışırken, anestezi doktoru sakinleştirici verince bana daha bir halsizlik, ve baygınlık hissi çöküyordu. Doktora bir şey demek istesem de konuşmaya halim kalmıyordu. Böyle böyle 1 saat 15 dakika kaldım ameliyathane de. Nihayet çıkış zamanı geldi çok şükür odama gittim. Ama odamda bebeğim yoktu kuvözde imiş. Doğum anında su yutmuş o yüzden almışlar. Sonra geldi emzirmeye çalışıyorum. Azıcık emince yoruluyor bırakıyor. Hemşire fark etmiş emzirme eğiti sırasında sık solunum yapıyormuş. Çocuk doktoruna söylemiş. 24 saat yoğun bakım bebek kuvözünde yattı. Akciğerlerine su kaçtığı için sıksık aspire ettiler. Sütümü sağarak verdik ilk gün. Yeterince beslenemedi. Serum yediği için mama yada su vermedim. Keşke verseydim. Ege gibi Batu da sarardı. Sarılığı çok geç geçti. Yüksek derecede olmasada bile. 8 bilirubin de geç beyazladı çocuk 2 buçuk ayımızı aldı. 2. Ayında bir daha özel bir test yapıldı sarılıkla ilgili. Uzun süren anne sütü sarığı falan dediler.

Ama hayatımda 5 kez ameliyat oldum. Ama ben bu seferki gibi bir gaz sancısı bilmiyorum. Yatamıyorum. Yatınca iç organlarım boğazıma doğru bir basınç yapıyor. İç sancımdan ölüyorum. Yattığım yerden kalkamıyorum. Doktor gez dedi yürü dedi. İlk günden başladım gez gez. 2. Gün hastanenin bahçesinde yarım saat yürüyüş yaptım. Yok böyle bir gaz. Azıcık gaz çıkıyor ama rahatlamak ne mümkün. 3. Gün gece neyse o şiddetli gaz sancısı da geçti.
Bende saçıma bantlar, Pier Cardin loğusa pijamaları, makyaj çantam falan. Güzel güzel resimler çekilmeyi hayal ederken ben. Darmadağın oldum.
Bebeğimde kuvözde doktor dedi ki bebekte üfürüm var dedi. Bir an içim gitti acıdan. Eyvah bebeğim engelli mi olacak diye çok koktum. Fakat ilerleyen zamanlarda çocuk kardiyojisine gittim ve bebeğim deki üfürüm kapanmıştı ve ciddi bir durum değildi. Rahat bir nefes aldık.
Hayatta 3 çocuk hayal edemezdim. Allahıma çok şükür ediyorum. Sağ salim sağlıklı bir bebeğim olduğu için. Her yattığı odaya girdiğimde bir bebek huzuru. Bir masumiyet.. Sonsuz huzur .. ve dinginlik hissi geliyor bana.  3 çocuklu olmak çok mutluluk verici. Yavrularımı çok seviyorum. Onlarla mutluyum. Ege , Nilsu ve Ahmet de Batu’yu çok seviyor. Eve huzur ve sevgi getirdi bebeğim. İyi ki gelmiş Batu Bebeğim. Onlar benim ve Ahmet’le bizim eserimiz. Bizim genlerimiz. Diliyorum ki Allah’dan çocuklarım önce  kendilerine sonra bizlere ve ülkemize ve dünyamıza faydası olan mutlu bireyler olur inşallah. Şu anda evde doğum iznindeyim. Gündüzüm gecem çocuklarıma yemek yapmak, onların ve bizim yaşam alanımız olan evimizi temizlemek, onların kıyafetlerini yıkamak ve ütülemek, onlarla ilgilenmek konuşmak resim yapmak, Ege’nin okul hayatını takip etmekle geçiyor. Yaşam hedeflerim.. Canlarım. Mutluluk sebeplerim… Çocuklarıma ve tüm çocuklara sağlıklı, mutlu başarılı yıllar diliyorum.


annem ve kardeşimle



çocuk misafirlermiz kuzenler

Babane, amca yengemiz  ve Begüm



çocuklarımın evdeki ilk resmi

Doğumdan sonra annem ve ben

Grand Yazıcı Marmaris

$
0
0
Ahmetin Turuzimde iş güvenliği konulu sempozyumu vardı. Sempozyum organizatörü olarak erken gittik. 30 Eylül'de giriş yaptık. Onlar hazırlıklarını yaparken bizde çocuklarla dış katılımcı olarak, ücretimizi ödeyerek tatile gittik ve 9 gün kaldık. Otel tatilinde rekoru yaşadık.Otel bahçe düzenlemesi odaları ve kat hizmeti ile hiç bir sorun yaşatmadı. Yemekleri de oldukça kaliteli ve lezzetli idi. 3 çocukla çok güzel tatildi.


 Ege zaten özgür çocuk. Sempozyuma gelenlerden  kendi yaşıtlarından 3 tane daha erkek arkadaş buldu. Hoop ver elini havuz, ver elini cafe

bar. Cafe bardaki kahve hazırlayan çocuk bunlara sunumlu kahve hazırlamaktan yorulmuş. baş aşcıyı arayıp, efendim çocuklara her istediklerinde kahve verecekmiyiz diye serzenişte bulunmuş.

 Frappé: Yunanistan'ın en sevilen kahvelerinden bir tanesidir. Hazır kahvenin köpürtülmesi ve üzerine su eklenmesiyle oluşur. Uzun ve büyük bar
daklarda buzla servis edilir.)


Ege ve frappe si ve yüzündeki gerginlik.. (:

Ege cafeden frappe sini almış şekil mi şekil. ama yüz ifadesi mutsuz .. neden oğlum mutsuzsun dedim. Anne kahve hazırlayan abi bizi şikayet etti dedi. Tamam dedim. Kahveci gence dedimki sonrasında..
Ey kahveye fısıldayan çocuk...(:
Neden benim oğlum kahve istediğinde ona vermek istemiyorsun dedim. Üzülmüş ama dedim. 
Oda ama şimdi bir annede gelir bana kafeinli kahveyi benim çocuğuma nasıl veriyorsun derse ben ne derim diyerek olayı bir mantığ abağladı. Tamam sen de haklısın ama benim oğluma sen isteyincee vereblirisin. Sıkıntı yok diye bir ara iletişim sağladım.Ama sonrasında benim oğlum tercihini değiştirdi baktım sıcak çikolataya döndü.
Ege otellerde acayip bir özgüvenli oluyor. Çok güzel başını kurtarıyor. Yemeğini alıyor, eğleniyor, giyiniyor, otel eğlence programlarına dahil oluyor. Bu durumda bize ebeveynlerine farklı bir keyif veriyor.



Nilsu'da her gece mini club da dans ederek bizi neşelendiriyor. Orada o dans grubuna katılım sağlayark sosyalleşmesi ve mini club animatörlerinin hemen yanında dans etmesi çok hoşuma gidiyor. Nilsu da havuzun tadını çıkarsa da .. Ne hikmetse 5 yıldızlı otellerde çocuk hiç yemek yemiyor. Beni bu durum rahatsız ediyor.Evde bir tarhana çorbası yap koy mesela.. yediğini görürsün. Anneyi gerginlikten kurtarır bu durum ama otellerde en sevdiği pilav tavuğu bile yemiyor.


Batu .... minik aşkım.. Bebek arabasında uyuyarak, arada bakınarak çok uyum sağladı tatilimize. Annesini hiç yormadı maşallah.. Hamamda evire çevire köpük köpük keseledim miniğimi. Batu ile tatil harikaydı maşallah bize.. Nazardan da korkmuyor değilim.. Allahım sen bizi nazarlardan koru. 3 çocukla böyle ortamlarda rahat nefes almak bana iyi geliyor.

Tabi yeni insanlar tanımak da çok keyifli idi. Natalia, Medine, Kader,Bahar'ı tanımak güzeldi.Beraber hoş vakit geçirdik. Kahvemizi yemeğimizi beraber yiyip çocuklarımızı beraber eğlendirdik. Yunus gösterisine gittik.Yunusları izlemek ayrı bir heyacandı.

Ahmet kendi organizsayonu ile meşgüldü. Bir de malesef Ekim ayında hava ne kadar sıcak hissdilsede ilk gün denize girince hasta oldu. Onun için biraz zor geçti. Ama iyi bir baaşardılar ekip çalışması ile. 

5 Yaş Çocuğunun Çizdiği Resimler

$
0
0
Canım kızım bir anda resime merak sardı. 2 yada 3 aydır her gün bir resim yapıyor. ve çizdikçe çizdikçe daha muhteşem resimler yapıyor. Enteresan olan her gün farklı bir konu bulabiliyor kendisi. Evet tekrar tekrar çizmekten keyif aldığı konu yok mu? Var elbette aile resimleri. Ben ve kardeşleri aile resmini daha sık çiziyor.Ve benim onun çiziminden çok keyif aldığımı hissediyor ve daha da keyifli çiziyor. Birde  ne kadar günlük yaşamda sinirli gibi dursa da resimlerde hep mutlu. Güzel canlı renkler ve gülümseyen güneş, gülümseyen kar ve yağmur.. Herkesin gözleri gülümsüyor. Olaki sinirli yada sevimsiz bir karekter çizdiğinde hemen karalayıp atıyor. yırtıyor. Hemen yeniden çiziyor. Mükemmeliyetçi benim kızım. Üşenmiyor.

Çocuk resimleri nasıl da keyifli. Çizgiler nasılda sevimli ve şirin. Aynı resmi ben çiziyorum... Resim masumiyetini kaybediyor. Ciddileşiyor. Ağırlaşıyor. Gülümsetmiyor. Sıradanlaşıyor.
Çocuğun kalemi de kendi gibi masum.. Eline ruhuna sağlık kızım.

Çok da güzel harf çalışması yapıyor kendi kendine. Çalışkan olacak.Kaleme deftere zaman ayırmaktan sıkılmıyor, keyif alıyor. Ama kesinlikle okumaya hazır değil. Acaba öğretsem mi dedim. la le lu öğreteyim dedim. Sinirlendi. Bu ne böyle la le lu.. Bende serbest bıraktım. Kendisi öğreniyor. Soruyor anne bu hangi harf. Söylüyorum. O kadar. İşte canım kızımın bazı eserleri..







köpek balığı ailesi tam 5 kişilik. bebek köpekbalığı da var.

dünyamız ve astranotu


bizim evin halleri Nilsu ben ve bebek

izlediği çizgi film karekterleri. pijama maskeliler

kardan adam ve kış.

uğur böceği ve kara kedi çizgi filminin karakterleri




yılbaşı gelirde noel baba çizilmez mi?


buda benim ilk portre çalışmam. aslında bende de yetenek var. üstüne gitseymişim. olurmuşum. 
Batu ve ben.


MERHABA 2018

$
0
0



Yeni yıla geniş aile olarak girdik. Eşimin kuzenleri, eltimler ve onların arkadaşları  ile. Kuşadası Kumsal Restaurantta .. Gerçekten güzel bir başlangıç oldu yeni yıla. 3 çocukla hala eğlence gidebilmek en çok hoşuma giden durumdu. Minik paşam hiç eziyet etmedi gürültülü ortamda maşallah. Emzirdim ve bebek arabasında yattı. Bazen de kucaklarda gezindi. Kızım ise maalesef uyuya kaldı.Ege eğlendi ama kuzenleri ile dışarı çıktı. Sahil kenarında ateş kazanları vardı. İçeri girdi.Yemeklerini yedi. Kabak tatlısı yedi ve çok beğendi. İkramlarda çok iyi idi.


2018 bize güzel bir yıl yaşat. Aileme sevdiklerimize vatanımıza huzurlu sağlıklı iyi bir yıl olsun inşallah. Çocuklarımı güzel güzel büyütebileceğim şekilde huzurlu olsun inşallah..
Yeni yıl yeni umutlar olmazsa olmaz.  
2018 gülümsedik senin gelişine ,sende bizlere gülümse





Ahmet ile Onur dansın büyülü çoşkusunda..(:



ailemizin yeni minik üyesi babasının kollarında...






Minik prensim bebek arabasında yılbaşı toplarını izlerken..


telefonla zaman geçiren gençler...


kuzenler çılgın


Bebeğim Sünnet Oldu

$
0
0

Bebeğimle sünnet olmak için lokal enjeksiyon olup koridorda sünnetimizi beklerken .

23 Ocak 2018 günü Batu'cum sünnet oldu. Lokal anestezili dikişssiz klips takıldı. 4 numaralı klips. Genel Cerrahi Müdahale odasında ilk önce lokal uyuşma için bir enjeksiyon yaptı pipinin 3 yerinden. anne baba olarak bizi de alıyor yanına doktor. Bir hemşiresi ile beraber tutarak yapıyor. bebeğim sünnetini oldu. Eve geldik. 10 dakika sonra lokal uyuşmanın etkisi gitti ve inanılmaz şiddetli bir ağlama sürdü 1 saat. Sonra Babanesi ayağında sallarken 10 dakika uyudu ayağında . Hooop tekrar ağlamaya başladı. Kucakta gezdir gezdir. Çok ağladı. ilk gün ve gece zordu. 2. gün de eziyet hafif azalmış şekilde devam ediyordu.


 Babanesinde bir öksürük hasıl oldu. Anne sen bebekten uzak dur sanırım hasta oluyorsun dedim. Oda yok çocuğum ben bronşit oldum. O bulaşmaz dedi. 😕Lakin 3. güne girdiğimizde kendisi ve bebeğim çok hasta idi. Batu ateşli ve gözleri yumuk sürekli bir ağlama ve inleme modunda idi. Burun tıkanıklığından emmeme durumu. Memeyi red ediyordu sürekli. Eyvah beni emmekten vazgeçiyor diye bir stres ve korku aldı beni.. Allahım günde 3 yada 4 kere ılık duş aldırdım bebeğimi. 15 gün ventolin kullandık nebül ile. 15 günde 4 kere doktora gittik korkudan. Acaba zatürreye mi döndü acaba diye. Bir keresinde emerken bir kasıldı ve sıçradı ki. Çook korktum.Acaba havalemi geçiriyor diye. Kucağımdan fırlayıp gidecekmiş gibi geldi. Batu'da çok kortu. Ama doktor hastalıkta sıçrama olabilir dedi. Havale değil dedi. Ayyyy ne zor günlerdi. Batu sabaha kadar öksürük krizinden uyuyamadığı için bende gece gündüz uykusuz çok yoruldum. Kol kaslarım, omuzlarım ensem artık bitmişti.Evden dışarı çıkamamak ve hayatında hiç ekstrem bir şeyin olmaması.. Sürekli ev işi hasta bebek hasta kayınvalide. Sömestr tatilinde olmamızdan dolayı ilgi bekleyen 2 çocuk daha derken...15 gün sonra hastalık da bitti. Çok şükür Sağlık gibisi yok. Eşim sonra beni rahatlamam için Demircioğlu otelinin SPA merkezinden kese köpük ve masaj paketi almış. Hediye..😇.Evet kızımla gittik bir rahatladık temizlendik geldik. Ama ertesi gün aynı yorgunluk devam etti. Uzun süre Batu'yu yere koyamadım hemen ağladı. Sonradan tam olarak keyfi yerine geldiğinde yere koyabildim. Anakucağına, mama sandalyesine vs. Sağlık Sağlık ve huzur olsun hayatımızda..
Vesselam sünnet arada kaynadı gitti. Oldu da bitti maşallah. 


mutsuz ve hasta hallerimiz... 

Erkekliğe ilk adımdır derler
Delikanlılığa adamlığa giden ilk durum.
Sünnet çocuğum yavrum benim
Annenin en büyük aşkısın sen.

Kendin küçük ama aşkın çok büyük.
                                                      Süpriz yumurtamsın sen.
                                                       Seni seviyorum bebeğim.


ve artık çok iyiyiz Maşallah bize..
💙💪


Küçük bebeğim adam oldu. pipi minnacık kaldı.😗Hadi hayırlısı

Datça Badem Çiçeği Festivali

$
0
0


18 Şubat'ta Badem Çiçeği festivaline gittik ailecek.  Badem ağaçları çiçekten meyveye döndüğü için çok da hayal ettiğim gibi bembeyaz badem çiçekleri göremedim tanıtımlarında olduğu gibi. Ama eski Datça sokaklarında gezinmek çok keyifli. Eski evler cafelere dönüşmüş.İtalya gibi dar keyifli sokaklar .. Bir an için hava değişikliği için çok da uzaklara gitmeye gerek yok hissi veriyor insana. Bir o kadar otantik bir o kadar medeniyet karışımı sokakları gezmek çok iyi geliyor insana. Hoş bir kalabalık vardı. Alaçatı gibi izdiham kalabalık değildi. Festival kapsamında kıyıda  Amerikan dansı eden bir grup orta yaş üstü kadınlar vardı. 😊Sahildeki restaurantlar  sakindi. Çocukları parkta oynatıp, yemeğimizi yedik ve döndük. Sakin yorucu olmayan bir gün oldu.





taş sokakları

Eski Datça sokakları



Datça kordonu

çiçekten badem meyvesine dönmüş ağaçlar...

Alaçatı Ot Festivali

$
0
0
7 Nisanda Alaçatı Ot festivaline ailecek eltimlerle gittik. Doğum günü hediyesi olarak Ege ile bana bu sene de Alaçatı Gezisi kısmetmiş.


Nilsu & Dilek


Kaplanımla ben..

Çok kalabalıktı Alaçatı herkes bebek arabası ile ben ilerlemeye çalışırken bana ahhh canım bu bebekle buralara gelinir mi diye 50 kişi bana olumsuz laf etmiştir. Kimseye cevap vermedim. Zaten kendim bunalmışım kimseye cevap veremeyeceğim.Biraz gezindik bakındık . Özsüt'de kahve molası verdik. Sonrasında Enginar, kuşkonmaz ve kaya koruğu otu alarak oradan ayrılıp İzmir'in daha sakin kıyı kasabası Sığacık'a geçtik. Orası daha keyifli idi. İzdiham yok, sakinlik ve huzur vardı. Ege kokan  dar ara sokaklarında gezindik. Balıkcı restaurantta oturduk balık ve deniz ürünleri yedik.
Sonrasında evde haşlayarak tarrator sosla yediğim kaya koruğu otu beni zehirledi. Önce karnım şişti sonra saatlerce halszilik ve mide bulantısı yaşadıktan sonra çıkarınca yediklerimi gözlerim açıldı rahatladım. kaya koruğunun fazlası kesinlikle dokunuyor sağlığa.





Sığacık sokalarında haydi zıpla uç...💘

Antalya / Kaş / Kalkan İslamlar Köyü

$
0
0

 Yıl 2020 ve coranavirüs pandemisi tüm dünyayı sardı. Bu sene ilkbaharı evlerde geçirdik. Sokağa çıkma kısıtlamalarıyla. Baharı Hissedemedik. Doğanın uyanışına , çiçeklerin açışına odaklanamadık. Günlük vaka sayılarını takip ederek, endişelenerek geçirdik ilkbaharı. En sevdiğim ağaç Ergüvan ağacını bile çiçeklenmiş göremedim. Bu sebeplerle bu sene yaz tatiline erken çıktık. Haziran ayının ikinci haftası.

  Pandemiden dolayı izole bir tatil seçtik. Antalya / Kaş / Kalkan İslamlar Köyünde havuzlu villa kiraladık kuzenlerimizle.Beraberce geçirdiğimiz güzel bir tatil oldu. Bol sohbetli ve önemli kararların alındığı bir tatildi.  Yiyeceğimizi içeceğimizi alarak ormanlarla kaplı, panoramik deniz manzaralı  o güzel köyde bir hafta tatil yaptık dinlendik. Bir parça sosyalleştik. Bu pandemi sürecinde kimseyle görüşmedik. Mesafe koyduk. Çocuklar içinde çok iyi oldu. Uyku düzenini bu tatilde ayarladım. Sosyal kısıtlama günlerinde çocuklar sürekli evde. Haliyle çok geç yatarak, gün ortası hatta öğleden sonra kalkmaya başlamışlardı. Bu tatilde gün boyu yorulunca, gece 12'de yatıp, sabah da makul saatte kalkma ayarlamasını da yaptım.

Tatil ekonomik olarak her bütçeyi bir parça zorlasada.. Yaşam enerjisini yükselten, güzel anıların biriktirildiği yaşanmışlıklardır. Hep derler ya sona yaklaştığımızda ahhh şu evi yada şu arabayı alamadım.. Şu kadar altın biriktiremedim  diye  kederlenmezmiş.. Şu dünyada gezemedim göremedim, yeterince kaliteli yaşayamadım diye insan kederlenirmiş. Yaşamadık demeyeceğiz... Ne mutlu bize.. Güzel günler yaşadık..




Viila Akad'ın panoramik deniz ve orman manzarası 





Nilsu ve Ege Jakuzi keyfinde





X box danslarından. Kareografiyi zorladıkları an.


Minnoş Batu'm


Ailem

3 ü 1 arada canlarım.


        Kuzenlerimiz.(:

Viewing all 74 articles
Browse latest View live